(1) KATARAKT NEDİR?
Katarakt gözün içindeki lensin saydamlığını kaybetmesidir. Lensin saydamlığını kaybetmesi bir perde etkisi yaparak, gözümüze gelen ışınların sinir tabakasına geçmesini önler (Şekil 1). Bunun sonucunda, görmede azalma başlar. Katarakt görmede azalmanın yanısıra geceleri haleler görme, aşırı parlama ve çift görme gibi şikayetlere de yol açabilir. Katarakt oluşumu yaşlanma, sistemik hastalıklar ve travma gibi nedenlere bağlıdır.
KATARAKT NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Kataraktın tek tedavisi cerrahidir. Kataraktı tedavi eden herhangi bir ilaç, damla, vitamin veya göz egzersizi yoktur.
Günümüzde katarakt cerrahisi son teknoloji ve tekniklerin sayesinde mükemmel bir düzeye gelmiştir. ‘Fakoemülsifikayon’ denen cerrahi teknik sırasında yüksek frekanslı ultrason kullanılarak kataraktlı lens parçalanıp, emilmektedir. Bu işlem 3 mm’lik bir kesi yeri yerinden gerçekleştirilmekte, alınan kataraktlı lens katlanabilir bir yapay lensle değiştirlmektedir. Yapay lens katlanabilir özellikte olduğundan küçük kesi yerinden sığmakta, böylece kesi yerine dikiş atılmasına gerek kalmamaktadır.
AMELİYAT SONRASI GÖZLÜK KULLANILMASINA GEREK VAR MIDIR?
 |
 |
TEDAVİ ÖNCESİ :
Operasyon öncesi doktorunuz gözünüzü muayene edecektir. Muayenede miyop, hipermetrop ve astigmat dereceleriniz tespit edilecektir.
Bu muayene öncesinde sert ve gaz geçirgen lenslerin 2 hafta, yumuşak lenslerin 5 gün önce hiç takılmamak üzere çıkarılması gereklidir.
Bu tedavi yönteminin uygulanması bazı göz ve sistemik hastalıklarda (romatizmal hastalıklar, şeker hastalığı) sakıncalıdır. Doktorunuz sizi muayene ederken bu konularda bilgi verecektir. Ancak, özel bir hastalığınız veya kullandığınız ilacınız varsa her zaman olması gerektiği gibi doktorunuzu bilgilendiriniz.
LASIK tedavisi iki göz için toplam 5-6 dakika sürecek bir işlemdir.
LASIK tedavisi sonrasında gözlükle veya kontakt lensle en iyi olduğunuz görme durumuna geleceksiniz. Laser tedavisi gözlüğün veya kontakt lensin yerini alacaktır. Laser tedavisi gözün kırma kusurlarını (miyop, astigmat ve hipermetrop) düzeltir, göz hastalıkları için bir tedavi yöntemi değildir. |
|
|
|
 |
 |
TEDAVİ SONRASI:
Tedavi sonrası gözlerin kapatılmasına gerek yoktur. Birkaç gün bazı damlaların kullanılması gerekir. İlk 24 saat süresince tedavi edilen gözle oynanmaması ve banyo yapılmaması tavsiye edilir. 24 saat sonra normal yaşantınıza dönebilirsiniz. İlk birkaç saat hafif bir batma hissi ve sulanma şikayeti normaldir.
Belli aralarla yapılacak kontrollere gitmekte yarar vardır. Ancak genellikle sonuç çok iyi olduğu için hastalar kontrollerini ihmal ederler.
Elde edilen yeni göz numarası 3.aydan itibaren artık ya cok az ya da hiç değişmeyecektir.
LASIK tedavisinde en önemli komplikasyon yeterli düzeltme yapılamamasıdır. Bu durum 6 ay ile 1 yıl bir süreden sonra tekrar LASIK tedavisi uygulanarak düzeltilebilir. Tedavinin bu şekilde tekrarlanmasında sakınca yoktur.
Yakın gözlüğü takmak 40-45 yaşın üstündeki kişilerde fizyolojik, doğal bir durumdur. Bu nedenle, doğru uygulanmış bir LASIK tedavisi sonrası 40 yaş ve üstündeki kişiler doğal olarak sadece okurken yakın gözlüğü takmaya devam ederler veya bazı durumlarda yakın gözlüğü takmaya başlarlar.40 yaş ve üstünde iseniz bu konu hakkında doktorunuzdan bilgi isteyiniz. |
|
|
|
 |
 |
BİRİNCİ ADIM:
Özel bir aletle hastanın gözünü kırpmayacak şekilde hazırlanmasından sonra mikrokeratom adlı alet gözün yüzeyinde başlangıç kesi noktasına yerleştirilir.
Bu aletin otomatik hareketi gözün yüzeyinden 160 mikron kalınlığında ince bir tabakayı (“flep” diye adlandırılır) kaldıracak şekilde hazırlanmıştır. |
|
|
|
 |
 |
İKİNCİ ADIM:
Gözün özel bir emme halkası ("suction ring") yardımıyla sabitleştirilmiş olduğu durumda, otomatik mikrokeratom yüzeyde ince bir tabaka kaldırmaya başlar.
Mikrokeratom aleti bu tabakanın son bölümünde kesilmemiş bir parça bırakacak özel bir sisteme sahiptir. |
|
|
|
 |
 |
ÜÇÜNCÜ ADIM:
Flep son noktasında kesilmemiş bir parça ile menteşeli gibi hazırlandıktan sonra nazik bir şekilde, özel bir alet yardımıyla kaldırılır.
Altta kalan yüzey incelenir ve temizlenip kurulandıktan sonra laser uygulamasına hazır hale getirilir. |
|
|
 |
 |
 |
DÖRDÜNCÜ ADIM:
Lazer tüm bu işlemler başlamadan önce hastanın gözündeki numaraya göre hazırlanmıştır. Flep kaldırıldıktan ve yüzey kurulandıktan sonra lazer çalıştırılır. Hastaya küçük bir kırmızı ışığa bakması söylenir. Lazer vuruşları sırasında hastanın gözüne küçük hareketler yaptırması çok önemli değildir - çünkü lazer bu göz hareketlerini yakalayacak şekilde dizayn edilmiştir. Lazer bir süre kendi bilgisayar sistemi ile gözün numarasını yok edecek şekilde çalışır ve işlem sona erer. Her olasılık değerlendirilmiş olduğu için cerrah, bir ayak pedalı ile istediği zaman lazer vuruşlarını kontrol edebilir. |
|
|
|
 |
 |
BEŞİNCİ ADIM:
Lazer işlemi bittikten sonra gözün yüzeyinin numara yok olacak şekilde yeni bir forma gelmektedir.
Normal şartlarda mikroskopla bile görülemeyecek bu yeni yüzey formu, miyoplarda yukarıdaki modeldeki gibidir. |
|
|
|
 |
 |
ALTINCI ADIM:
Hipermetropide ise yukarıdaki modelde görülen şekil elde edilmektedir. |
|
|
|
 |
 |
YEDİNCI ADIM:
İşlem bittikten sonra flep nazik bir şekilde doğal yerine yerleştirilir. Flep birkaç dakika içinde eski yerine yapışır.
Herhangi bir dikiş veya yapıştırma maddesine gereksinme yoktur. Artık bundan sonraki ölçümlerde gözde miyopi, hipermetropi veya astigmat ölçülemeyecektir. |
|
Gözün içine yerleştirilen yapay mercek uzak görme mesafesine (araba kullanma, televizyon seyretme, v.s.) göre ayarlanmaktadır. Bunun sonucunda uzak görme için gözlük ihtiyacı ya tamamen ortadan kalkmakta, ya da ince bir cam yeterli olmaktadır. Yakın görme (okuma, v.s.) içinse gözlük kullanılması zorunludur. Gözlük muayenesi ameliyattan 1 ay sonra yapılmaktadır.
Katarakt Cerrahisi:
Hasta ameliyattan 1-2 saat önce ameliyatın yapılacağı yere gelir. Genel sağlık durumuna göre gerekli tetkikleri yapılır ya da daha önce yapılması istenir. Bazı damlalar ile göze ön hazırlık yapılır ve hasta ameliyathaneye alınır. Bugünün katarakt cerrahisinde özel durumlar dışında artık genel veya lokal anestezi yoktur. Hasta ameliyata sadece gözü uyuşturan damlalar koyularak hazırlanır. 4-5 kez koyulan bu damlalardan sonra cerrah ameliyata başlayabilir.
Ameliyat 1. Adım: İlkönce hastanın gözüne 4-5 kez gözün yüzeyini uyuşturan bir damla koyulur. Başka bir anestezi yöntemine gerek yoktur. Bu şekilde damla ile yapılan uyuşturmalara "topikal anestezi" yani damla anestezisi denir.

Gözün şeffaf kısmı olan kornea ile beyaz bölümünü oluşturan skleranın birleştiği bölge katarakt ameliyatında ilk kesinin yapıldığı yerdir. Yaklaşık 3 mm lik özel bir kesi ile gözün içine ulaşılır.
Ameliyat 2. Adım: Bu kesi yerinden gözün içine göz dokularını koruma özelliğine sahip özel jöle kıvamında bir madde doldurulur. Bu madde cerraha gözün içinde rahat ve emniyetli çalışma olanağı sağlar.

Ameliyat 3. Adım: Gözün renkli kısmı olan irisin arkasında gözün merceği (lensi) bulunur (kesifleşince katarakt diye adlandırdığımız doku). Katarakt bir zar içinde bulunmaktadır. Kistotom diye isimlendirdiğimiz bir alet yardımıyla kataraktın zarının ön yüzünde yuvarlak bir pencere açılır.

Ameliyat 4. Adım: Ortasında pencere açılan bu zar kataraktın çekirdeği (nükleus) ve kabuğundan (korteks) sıvı kullanılarak ayrılır.Özel bir enjektör ile zarın yan yüzlerinden arkaya verilen sıvı zarı diğer bölümlerden soyarak ayırır. Bu işlem ile katarakt kendi zarının içinde serbest bir hale gelmiş olur.

Ameliyat 5. Adım: Sıra artık kataraktın temizlenmesine gelmiştir. Bu safhada fakoemülsifikatör (kısaca fako) denilen bir alet kullanılır.Bu alet ultrasonik güç yani ses dalgası gücünü kullanır. 2.7 mm lik çapı olan bu alet kataraktı hem parçalar,hem bu parçaları içine emer,hem de boşalan bölgeyi doğala yakın bir sıvı ile doldurur.

Ameliyat 6. Adım: Sert kataraktlarda ikinci bir alet yardımıyla çekirdeği kırma işlemi yapılır. Sert katarakt daha küçük parçalara kırılarak daha kolay temizlenmesi sağlanmış olur.

Ameliyat 7. Adım: Kataraktın büyük parçası olan çekirdek temizlendikten sonra korteksin temizlenmesi işlemi yapılır. Bu doku zarın iç yüzeyine yapışık olan bir tür iç kabuktur. Kataraktın doğal zarının boş temiz bir torba haline gelmesi sağlanmış olur.

Ameliyat 8. Adım: Gözün içi artık katarakttan temizlenmiştir. Rahat ve emniyetli bir çalışma için yeniden jöle madde ile doldurulur. Artık bu madde kataraktın boşalttığı zarının içini doldurabilmektedir.

Ameliyat 9. Adım: Sıra suni göz içi lensini,çıkarılmış olan doğal lensin (katarakt) yerine yerleştirmeye gelmiştir. Özel bir maddeden yapılmış olan bu suni lens yumuşak olduğu için katlanabilmektedir. Gene özel sistemlerle katlanarak 3 mm olarak hazırlanmış olan kesiden gözün içine sokulur ve daha sonrada doğal lensin zarının içine yerleştirilir. Bu lens gözde reaksiyon yapmayacağı 50 yıldan fazla bir süredir bilinen özel maddeden imal edilmiştir.

Ameliyat 10. Adım: Artık ameliyat tamamlanmıştır. Herhangi bir dikiş koymaya gerek kalmaksızın hasta ameliyet masasından kalkabilir. Yaklaşık 1 saat sonra gözünü açabilir ve evine dönebilir.
LASIK |
Excimer lazer kullanımı ile korneanın yeniden şekillendirilmesi, bu sayede görme kusurlarının (miyopi, hipermetropi, astigmatizm) giderilmesidir.
Alt menteşeli (‘inferior hinge’) LASIK nedir?
Standart LASIK operasyonu sırasında; korneadan kaldırılan kapakçığın (flebin) bağlantısı korneanın üst kısmında oluşturulmaktadır. Alt menteşeli LASIK tekniğinde ise; flebin korneaya tutunan menteşe kısmı korneanın alt kısmında oluşturulmaktadır. İnce kornealarda uygulanan bu tekniğin amacı, korneanın alt kısmının daha sağlam kalmasını sağlamaktır. Bu sayede ameliyat sonrasında ektazi dediğimiz şekil bozukluğunun görülme olasılığı da azaltılmaktadır.
Lasik öncesi hangi aşamalardan geçilmektedir?
- Ayrıntılı göz muayenesi.
- Gözlüklü ve gözlüksüz görme düzeyleri.
- Göz numaraları tesbiti.
- Gündüz ve gece göz bebeği büyüklüğü ölçümü (Pupillometri)
- Göz tansiyonu ölçümü.
- Göz dibi (retina)incelemesi.
TETKİKLER
- Kornea kalınlığı ölçümü (Pakimetri).
- Kornea topografisi.
- Aberrometre.
Muayene öncesi katarakt lens kullanan kişilerin soft kontakt ise lens 5 gün önce, sert kontakt lens ise 2 hafta önce çıkarılması uygundur. Muayene ve tetkikler sonrası doktorunuz size gözlerinizin lazer operasyonuna uygun olup olmadığını söyleyecektir.
TEDAVİ ÖNCESİ
- Operasyon öncesi doktorunuz gözünüzü muayene edecektir. Muayenede miyop, hipermetrop ve astigmat dereceleriniz tespit edilecektir.
- Bu muayene öncesinde sert ve gaz geçirgen lenslerin 2 hafta, yumuşak lenslerin 5 gün önce hiç takılmamak üzere çıkarılması gereklidir.
- Bazı göz ve sistemik hastalıklarda (romatizmal hastalıklar, şeker hastalığıı sakıncalıdır. Doktorunuz sizi muayene ederken bu konularda bilgi verecektir. Ancak, özel bir hastalığınız veya kullandığınız ilacınız varsa her zaman olması gerektiği gibi doktorunuzu bilgilendiriniz.
- LASIK tedavisi iki göz için toplam 5-6 dakika sürecek bir işlemdir.
- LASIK tedavisi sonrasında gözlükle veya kontakt lensle en iyi olduğunuz görme durumuna geleceksiniz. Laser tedavisi gözlüğün veya kontakt lensin yerini alacaktır. Laser tedavisi gözün kırma kusurlarını (miyop, astigmat ve hipermetrop) düzeltir, göz hastalıkları için bir tedavi yöntemi değildir.
LASIK OPERASYONU UYGULAMASI
- Göze uyuşturucu damla damlatılır.
- Gerekli sterilizasyon sağlandıktan sonra mikrokeratom adı verilen otomatik cihazla gözün en üst saydam tabakası olan korneada flep (kapakçık) oluşturulur.
- Lazer ile korneanın flebin altında kalan kısmına bilgisayarlı lazer cihazı eşliğinde yeni bir şekil verilir. Kapak yerine kapatılır.
- Her göz için operasyon süresi 5 dakika olup 25-30 saniye lazerle ilgidir.
- Hasta bu işlemler esnasında ağrı duymaz sadece dokunulduğunu hisseder.
- Her iki göz aynı anda opere edilir.
 |
Birinci Adım : Özel bir aletle hastanın gözünü kırpmayacak şekilde hazırlanmasından sonra mikrokeratom adlı alet gözün yüzeyinde başlangıç kesi noktasına yerleştirilir. Bu aletin otomatik hareketi gözün yüzeyinden 160 mikron kalınlığında ince bir tabakayı (“flep” diye adlandırılır) kaldıracak şekilde hazırlanmıştır. |
 |
İkinci Adım : Gözün özel bir emme halkası ("suction ring") yardımıyla sabitleştirilmiş olduğu durumda, otomatik mikrokeratom yüzeyde ince bir tabaka kaldırmaya başlar. Mikrokeratom aleti bu tabakanın son bölümünde kesilmemiş bir parça bırakacak özel bir sisteme sahiptir. |
 |
Üçüncü Adım : Flep son noktasında kesilmemiş bir parça ile menteşeli gibi hazırlandıktan sonra nazik bir şekilde, özel bir alet yardımıyla kaldırılır. Altta kalan yüzey incelenir ve temizlenip kurulandıktan sonra laser uygulamasına hazır hale getirilir. |
 |
Dördüncü Adım : Lazer tüm bu işlemler başlamadan önce hastanın gözündeki numaraya göre hazırlanmıştır. Flep kaldırıldıktan ve yüzey kurulandıktan sonra lazer caliştırılır. Hastaya küçük bir yeşil ışığa bakması söylenir. Lazer vuruşları sırasında hastanın gözüne küçük hareketler yaptırması çok önemli değildir - çünkü lazer bu göz hareketlerini yakalayacak şekilde imal edilmiştir. Lazer bir süre kendi bilgisayar sistemi ile gözün numarasını yok edecek şekilde çalışır ve işlem sona erer. Her olasılık değerlendirilmiş olduğu için cerrah, bir ayak pedalı ile istediği zaman lazer vuruşlarını kontrol edebilir. |
 |
 |
Beşinci Adım : Lazer işlemi bittikten sonra gözün yüzeyinin numara yok olacak şekilde yeni bir forma gelmektedir. Normal şartlarda mikroskopla bile görülemeyecek bu yeni yüzey formu, miyoplarda yukarıdaki modeldeki gibidir. |
|
|
T - CAT |
 |
|
Göze özel yöntemler içinde en çok kullanım alanı bulan yöntemdir. Daha çok hipermetrop ve astigmatlarda kullanılır. Ancak gerçek anlamda çok faydalı olduğu alan önceden tedavi edilmiş ve başarısız olmuş gözlerdir. Bu tip durumlarda yöntem, başarılı tedavi edilmiş bölgeleri koruyup, tedavisi başarısız ya da yanlış olmuş bölgeyi yeniden düzeltir. |
 |
Bu yöntemin en önemli parçası topografi denilen özel göz haritasıdır. Bu harita özel geliştirilmiş cihazlarla kaydedilir ve özel bir yöntemle kopyalanabilir. |
 |
Bu harita bir bilgisayar disketine kaydedilir ve tedaviyi yapacak lazerin bilgisayarına aktarılır. Disket sadece lazer bilgisayarı tarafından okunabilir. |
 |
Lazer tüm detaylarıyla okuduğu haritaya göre bir tedavi planı yapar. Bu planın içinde wavefront yönteminin bir bölümü de vardır. Tedavi planı lazer tarafından hem harita , hemde wavefront sonuçları birlikte değerlendirilerek yapılacaktır. |
 |
Sistem kornea tabakasının tedavi sonrası alması gereken ideal şeklide belirler ve bu şekli özel bir formül ile lazere aktarır. |
 |
Tüm veriler tedaviyi yapacak doktorun onay vermesi ile lazerin tedavi moduna aktarılır ve tedavi uygulanır. Hasta için tedavinin uygulanma aşaması standart lasik uygulamasından farklı değildir. Bütün fark tedavinin hazırlığı ve lazerin kornea üzerinde oluşturduğu şeklin özelliğidir. |
|
F - CAT |
 |
|
Kornea topografi haritasının genel görünümünde korneadan alınan direkt görüntü ve bu görüntünün analizleri bulunur. |
 |
Bu harita analizinde korneanın 3 boyutlu görünümüde elde edilir. Bu haritalara göre korneanın lazer tedavisinde sonra olması gereken ideal hali hesaplanır. |
 |
|
Eğer kornea bu mavi çemberde olduğu gibi çok sivri olursa hasta merkezden iyi görmesine rağmen çevreyi çok bulanık görecektir. |
 |
|
Eğer kornea bu kırmızı çemberde olduğu gibi çok düzleşmiş halde olursa hasta çevreyi iyi fakat merkezi yani baktığı noktayı bulanık görecektir. |
 |
|
Kornea ideal zannedilen şekilde tam yuvarlak olursa bu şemada olduğu gibi birçok odak noktası olacak ve hasta mükemmel bir görüntüye sahip olmayacaktır. |
 |
|
İstenen ve hedeflenen şekil korneanın ideal şekli kabul edilen bu kırmızı çember formudur. Lazer tedavisi sonrasında eğer kornea bu şekilde elde edilebilirse görme mükemmel olacaktır. Bu mükemmel görme gündüz ve gece devam edecektir. Q mod veya F-CAT denilen yöntemde tedaviyi uygulayan cerrah kornea için belirlediği ideal formu lazerin bilgisayarına tanımlayabilir ve tedaviyi bu forma ulaşmak için gerçekleştirebilir. |
|
|
INTACS |
|
|
 |
Kornea ringleri PMMA maddesinden yapılmış kornenın içine ve dış kenarına yakın yerleştirilen yuvarlak halkalardır. |
 |
Özel cerrahi set ve teknikler yardımı ile kornea içine yerleştirilirler. Bu cerrahide İntacs cihazının kendi cerrahi seti ile veya yeni bir sistem olan Femtosecond lazer kullanılarak halkaların kanalları oluşturulabilir. İki yöntemde de korneanın merkezdeki gören alanına hiç dokunulmadan cerrahi uygulanmış olur.Halkalar korneanın çevresine baskı yaparak ve bu bölgeyi düzleştirerek etki ederler. |
 |
Kornea segmentleri düşük miyopları tedavi etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Ancak sadece çok düşük miyoplarda, astigmatı olmayan gözlerde sınırlı kullanım alanı olduğu için ve Lasik sonuçları daha başarılı olduğu için miyop tedavisinde pratikte kullanımı çok nadirdir. Bugünkü gerçek ve çok başarılı kullanım alanı keratokonus hastaları ve başarısız veya yanlış laser cerrahisi sonrası oluşmuş kornea komplikasyonlarının tedavisidir. |
 |
Halkalar yerleştirildiğinde 150 derecelik bir çember oluşturacak şekilde dizayn edilmiştir. Değişik kalınlıkta halkalar kullanılmaktadır. Bu kalınlıklar düzeltilmek istenen kornea yapısına ve keratokonusun durumuna göre seçilmektedir. |
 |
Bugün İntacs kullanımında gerçek endikasyon keratokonuslu gözlerdir. |
 |
Keratokonusta halkalar seçilen tekniğe göre dik, yatay veya asimetrik yerleştirilebilir. FDA çalışmalarında 97% hastada 50% ve daha iyi görme elde edilmiştir. Gene FDA çalışmalarında 93% hastada 1 derece ve altına inen göz numaraları elde edilmiştir. |
 |
Bizim çalışmalarımız 3 yıldan fazla bir sürede yapılan 100 den fazla hastayı kapsamaktadır. |
 |
3 yıllık çalışma sonuçlarına göre ortalama 3 derece miyop ile başlayan hastalar tedavi sonrası ortalama 1 dereceye inmişlerdir. |
 |
Aynı çalışmada astigmat değerleri 4 dereceden ortalama 1.5- 2 dereceye inmiştir. |
 |
Hastaların 95% inde görmede artış saptanmış, hatta 25% hastada görmede 40% den fazla artışlar saptanmıştır. |
 |
Genel olarak izlenen, doğru değerlendirilmiş keratokonus hastalarında İntacs sonuçlarının beklenenden daha iyi olduğu hatta hasta memnuniyetinin elde edilen objektif sonuçlardan daha başarılı olduğu şeklindedir. |
50 yaş üzerindeki kişilerdeki körlüğün en sık nedeni olan yaşa-bağlı makula dejeneresansı hastalığının tedavisinde büyük gelişme sağlanmıştır. 2000 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylanan fotodinamik tedavi ile yeni damar oluşumu gösteren yaşa-bağlı makula dejeneresansı hastalarında körlüğe gidiş engellenebilmektedir.
Yaşa bağlı makula dejeneresansı hastalığının iki tipi vardır; atrofik (dry/kuru/non-neovasküler/geografik tip) ve eksüdatif (wet/yaş/ıslak/dissiform/neovasküler/seröz tip). Kuru tip hastaların çoğunluğunu oluşturmasına rağmen, maalesef bu hastalıktaki görme azlığının en sık nedeni yaş tip'dir.
Yaşa bağlı makula dejeneresansı hastalığının toplumdaki sıklığı aşağıda belirtilmiştir;
50-65 yaş: 2%
65-75 yaş: 10%
75-85 yaş: 35%
85 yaş üstü: 50%
Risk Etkenleri:
- Yaş
- Bayanlarda biraz daha sık
- Kalıtım
- Hipertansiyon
- Sigara içilmesi
- Serum lipidlerindeki yükseklik
- Güneş ışığı
|
|
Hastalığın nedeninin yaşlılığın doğal bir süreci olduğu kabul edilmekle beraber kalıtımsal etkenlerin önemi unutulmamalıdır. Yaş tip hastalarda retina altında gelişen yeni damar oluşumu ve zarlardan sızıntıyla beraber kanama riski vardır. Sızıntının uzun süre devam etmesi ve kanamaların tekrarlamasıyla retinadaki görmeyi sağlayan hücrelerin çalışması bozularak görme kaybına yol açar.
Yaşa bağlı makula dejeneresansı hastalığının tedavisinde bugüne kadar çeşitli yöntemler uygulanmıştır. Bunlar sırasıyla kuru tip hastalarda antioksidan maddeler de içeren vitamin verilmesi ve retina pigment epiteli dokusunun naklidir. FOTODİNAMİK tedavi uygulanana kadar yaşa bağlı makula dejeneresansı hastalığı tanısı konulan kişilerde daha önceki tedavi imkanları çok sınırlıydı. Sonuçları tartışmalı olan tedavi yöntemleri arasında şunlar sayılabilir;
- Cerrahi (vitrektomi+retina altındaki zarın çıkartılması, makula'nın yer değişikliği, pupilla yoluyla ısı tedavisi, retina ve iris pigment epiteli doku nakli)
- Radyoterapi
- Klasik LASER uygulaması
- FOTODİNAMİK TEDAVİ
Klasik LASER uygulamasından tamamen farklı prensipleri olan FOTODİNAMİK tedavi ise ilk kez 1995 yılında A.B.D.'de klinik olarak uygulanmış ve olumlu sonuçların alınmasıyla 13 Nisan 2000'de F.D.A.'dan onay alarak, yaşa bağlı makula dejeneresansının çoğunlukla görme azlığı yapan eksüdatif (yaş) tipinin tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır.
FOTODİNAMİK tedavi için uygun hasta seçiminden sonra damar yoluyla verilen verteporfin ilacı, on dakika sonra gözdeki hastalıklı dokuda toplanır. Göz dışından uygulanan özel bir LASER (689nm dalga boyu) ışını yardımıyla ilaç 83 saniyede etkili hale gelerek dokudaki serbest oksijeni açığa çıkarır. Açığa çıkan serbest oksijen ise hastalıklı dokuyu tahrip eder. Hastalıklı dokuya komşu olan gören tabakaya (retina) yan etkisi olmayan ilacın LASER’le etkileşerek hastalıklı dokuyu yok etmesi çok önemli bir gelişmedir. Klasik uygulamadaki LASER, ısı etkisiyle retina dokusunu bazı hastalarda tahrip edebiliyordu. Fotodinamik tedavide yeni uygulamaya başlanan LASER’de ise ısı etkisi yoktur. Yeni tedavi yönteminin yan etkileri çok azdır, ve tedavi uygulanan hastalarda 2% oranında görülebilir. Tedavi sonrası bildirilen nadir yan etkiler; geçici görme bozuklukları, ışığa hassasiyet, koldaki enjeksiyon yerinde ödem ve kanama, bulantı-kusma, sırt-bel ağrılarıdır. Tedavinin hasta açısından bir olumsuz tarafı da ilaç maliyetinin yüksek olması ve bazı hastalarda tedavi seanslarının 3-4 kez yapılmasına gereksinim duyulmasıdır. FOTODİNAMİK tedavi uygulamasının, yaşa bağlı makula dejeneresansı hastalığının yaş (ıslak) tipinde, makula altında yeni damar oluşumu bulunan miyopi, anjioid streaks ve presumed ocular histoplasmosis (POHS) hastalarında, olumlu etkisi kanıtlanmıştır.
Ülkemizde de 50 yaş üzerindeki yaşlılarda görülen bu hastalığın tedavisinde fotodinamik tedavi uygulanmaya başlamıştır. Yaşa bağlı makula dejeneresansı hastalığı tanısı konulan yaşlılarda uygulanan daha önceki tedavi imkanları çok sınırlıydı. Fotodinamik tedavi ile hastalığın gelişmesi engellenerek yaşlılardaki körlük oranının azalması beklenmektedirŞEKER HASTALIĞI (DİABETES MELLİTUS) VE GÖZ
Halk arasında şeker hastalığı olarak isimlendirilen diabetes mellitus başladıktan sonra artık ömür boyu onunla yaşamak zorunda olduğumuz bir hastalıktır. Kan şekerimizi belli bir düzeyde tutan denge mekanizmalarının bozulması ile ortaya çıkar ve kan şekerinin sürekli olarak normal seviyenin dışında seyretmesi ile vücudumuzu oluşturan tüm hücreler bu durumdan olumsuz yönde etkilenirler. Bu hücrelerin oluşturduğu organlarımız da doğal olarak görevlerini gereği gibi yapamaz hale gelmeye başlarlar. Damar duvarlarında bozulmalar olur, duyu ileten ya da kaslarımızı harekete geçirecek sinir lifleri hasara uğrayabilir, böbreklerimiz görevini tam yapamaz hale gelebilir.
Şeker hastalığı gözde oluşturduğu hasarlar nedeniyle görme kayıplarına yol açabilen bir hastalıktır ve gelişmiş ülkelerde 65 yaş altı bireylerde sonradan oluşan körlüklerin en sık ve önemli nedenidir. Kalıcı olabilen görme kayıpları çoğu kez gözün ağ (retina) tabakasında oluşan hasarlara bağlıdır. Diabetik retinopati (şekere bağlı ağ tabaka hastalığı) olarak isimlendirilen bu durum, özellikle kan şekeri düzeyi kontrol altında olmayan hızlı iniş çıkışlar gösteren hastalarda çok hızlı bir şekilde oluşurken, kan şekerini 140 civarında ve HbA1c seviyesini 7’nin altında tutmayı başaran hastalarda çok daha yavaş seyretmektedir. Bu nedenle hastaların dahiliye-endokrin uzmanı tarafından çok yakın bir şekilde takip edilmeleri son derecede önemlidir.
Ancak hastaların düzenli aralıklarla göz hastalıkları uzmanlarınca takipleri de zorunludur. Çünkü hastalığın ikinci yılında genç tip (tip 1) diyabetli hastaların yalnızca %2-7’sinde, 30 yaşından sonra görülen tip 2 diabetli hastaların ise % 20’sinde diabetik retinopati görülürken bu oranlar onuncu yılda % 50’ye, yirminci yılda % 75’e çıkar. Unutulmamalıdır ki şeker hastalığında gözdeki harabiyet bazen görmeyi bozmadan başlayabilir ve zaman içinde ilerler. Görme bozulduğunda ise bir çok yönden geç kalınmış olabilir.
Retina hastalıkları alanında uzmanlaşmış göz hekimleri için ilk hedef diabetik retinopati ile kendilerine başvuran hastaların o andaki görmelerini korumaktır. Başka bir deyişle hasta ne kadar iyi görürken göz kontrollere gitmeye başlamışsa o kadar çok görme kurtarılacaktır. Çünkü hastalık başlangıçta toplar damarların genişlemesi yer yer küçük damar duvar balonlaşmaları, küçük kanama ve serum sızıntıları ile başlar. Bu dönemde olay görme merkezinin dışında ise görme bozulmaz. Ama zamanla beslenmesi bozulan bölgelerde gelişen anormal damarlardan göz içine kanamalar, görme merkezinde ödem, göz içinde zarlar ve bantlar oluşması hatta bunların çekmesi ile retina tabakasının yerinden ayrılması sonucu görme giderek kötüleşir. Görmeyi bozan nedene göre laser tedavisi veya cerrahi tedaviler gerekebilir.
Şeker hastalığında gözde diabetik retinopati dışında da çesitli bozukluklar görülebilir. Göz dışı kaslarda geçici felçler sonucu şaşılık, gözkapağı düşüklüğü ve bazen çift görme nadiren de olsa gelişebilir. Bazen birlikte çok şiddetli göz ağrısı ve aynı tarafta başağrısı olabilir. Bu tablo 3-6 ay içinde tamamen düzelir.
Şeker hastalığında yavaş yavaş görmeyi azaltan bir tablo da katarakt gelişimidir. Çocukluk çağında katarakt gözbebeğinde beyazlıkla kendini gösterebilir. Katarakt tedavisinde kesifleşmiş olan göz içi merceği mümkün olduğu kadar küçük kesilerden yapılan cerrahi girişimlerle alınmalıdır. Engel bir durum yoksa, operasyon sırasında yapay göziçi mercekleri yerleştirilerek ameliyat sonrası görme kalitesi korunmalıdır. Ameliyatın zamanlamasında retinanın durumu çok önemlidir. Bazen yapılacak ameliyatın retinadaki tabloyu ağırlaştırabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Görme sinirinin beslenmesinin bozulması ile ani görme kayıpları olabilir. Gözün ön kısmında gelişen anormal damarlanmalar tedavisi oldukça güç olan bir çeşit göz tansiyonu hastalığına yol açabilir. Gözün uyumunda bozulmalar ve kan şekerindeki yükselip alçalmalara bağlı olarak değişen kırma kusurları (saatlik - günlük değişen gözlük numaraları) ile karşılaşılabilir. Tüm bu bozuklukların tedavisinde esas olan kan şekerinin kontrol altına alınmasıdır.